Türk televizyon tarihinin en iyi dram yapıtlarından olan Öyle Bir Geçer Zamanki dizisi, 14 Eylül 2010 tarihinde ilk kez ekranlarda yayınlandı. Başladığı günden bu yana izleyiciyi ekran başından ayırmayan sevilen dizi, geçtiğimiz günlerde tekrardan yayınlanmaya başladı. Sosyal medya üzerinde dizi senaryosu hakkında bilgileri öğrenmek isteyen pek çok vatandaş Öyle bir geçer zamanki hikâyesi gerçek mi? sorusunu araştırmaya başladı. Peki, ekranlarda reyting rekorları kırarak her hafta evlere misafir olmayı başaran Öyle bir geçer zamanki hikâyesi gerçek mi? Dizideki karakterler hayal ürünü mü? Dönemde yaşanan aile dramları gerçek hayattan uyarlama mı? İşte, merak edilenler…
Öyle bir geçer zamanki hikâyesi gerçek mi?
2010 yılında senarist Coşkun Irmak’ın kaleminden uyarlanarak ekranlarda izleyiciyle buluşan Öyle Bir Geçer Zamanki, Kanal D’de öğle kuşağında tekrardan yayınlanıyor.
1960’lı yıllardan günümüze dek geçen sürede yaşanan olayları; kaptan Ali Akarsu’nun yasak aşkı ve sonucundaki aile çatışmalarını, dönemin sosyolojik olaylarını, ailenin en küçüğü Osman’ın ağzından dinleyen ekran başındakiler Öyle bir geçer zamanki hikâyesi gerçek mi? sorusunu merak ediyor.
İzleyiciler arasında olayları anlatan Osman’ın gerçek mi yoksa hayali biri mi olduğu çokça merak ediliyordu. Ekranlarda tekrardan yayınlanmasıyla sosyal medyada gündem olan soruya senarist Coşkun Irmak bir röportajında şu şekilde cevap veriyor;
“Bir insan kendi hayatını ne kadar yazabilir ya da anlattığının ne kadarı kendi hikâyesidir? Hayatımızı etkileyen başka hayatları çıkardığımızda geriye ne kalır? Hayatıma gerçek ya da hayal olarak girmiş herkes artık benim hayatıma dâhildir. Dolayısıyla ben onları anlatırım. Bu açıdan baktığınızda ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisi benim hayatımdır. Ama diğer taraftan baktığınızda da ben herkesin hayatını anlatırım. Doğru, bu dizide kendi hayatımdan çok önemli parçalar anlatıyorum ama tamamen aynı değil. Bire bir gerçek olsa bu röportajı yapamazdık. Ben kontrol altında olurdum. Çünkü bu kadar travmayı bir kişi taşıyamaz. Osman benim. Bunda gizli kapaklı bir şey yok. Osman kişiliği benim dünyaya baktığım bir tayf. Osman günışığını birçok renge ayrıştırıyor ve bana o renkleri gösteriyor. Yani Osman’dan bakarak görüyorum. Osman’da benden çok şey var.”