Tarihi Eminönü Balıkçısında balık ekmek yemek üzere oturan grup, bir çalışanın sürekli olarak grup içerisindeki bir kadının yanından rahatsız verici olarak geçmesi dolayısıyla ortaya çıkmış ve olay önce tartışmaya, sonra ise kavgaya dönüşmüştü. Peki, Tarihi Eminönü Balıkçısı’nda neler oldu? Olayın tamamında neler yaşandı? İşte, olay sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen açıklama ve olayın tamamına dair detaylı bilgiler…
OLAY NASIL OLDU?
Olayı yaşayan kişi, sosyal medya üzerinden detayları şu şekilde anlattı;
Pazar günü (4 ağustos 2019) 2 abim ve eşleriyle saat 17 civarı tarihi eminönü balıkçısı’na gittik. Beş tane balık ekmek aldık. Oturduğumuz andan itibaren çalışanlar özellikle kadınları rahatsız ederek hepimize kabaca davranıyorlardı. Birkaç defa garsonun dikkatsizce yengeme çarpmasının ardından küçük abim çalışana “dikkat etsene kardeşim” diyerek uyarıda bulundu. Garson “ne dikkat edecem” diye karşılık verince abim “kadınları rahatsız ediyorsun, dikkatlice geçebilirsin” diye cevap verdi. “bilerek mi yapıyorum” diye bağırınca abim “kusura bakma desen konu kapanacak” diye cevap verdi. Garson “senden özür mü dileyecem, sinir etme ** koydurtma” diyince büyük abim “ne biçim konuşuyosun kardeşimle” diye çıkıştı. Garson ana-bacı söverek bağırınca ben ayağa kalktım ve “ne biçim konuşuyon lan” diyerek üzerine yürüdüm. o an garson geri çekilince birden çevredekiler beni tuttular. Birkaç saniye içinde gemi ve turşucuda çalışan yaklaşık 20 kişinin üzerimize doğru koştuğunu gördük. Ne olduğunu anlamadan bize saldırdılar. 3ümüzü de ayrı köşelere çekerek yumruk ve tekmeler savurdular. Ben darbelerden korunmak için kapandım. o sırada üzerime kesici aletle koşan birini gören küçük abim önündeki saldırganları dağıtarak koşan kişiyi engelledi. Korunmasız kaldığı için yüzüne ve vücuduna fazlaca darbe aldı. Pala olduğunu düşündüğümüz kesici aletle kafasına gelen darbe sonrası kanlar içinde yerde kaldı. Bunu görünce kendimi savunmayı bırakıp küçük abimin yanına koştum. Çevresindeki saldırganları uzaklaştırmaya çalıştım. Yerde kan birikince saldıranlar uzaklaştı. Bu olaylar sırasında 2 yengem de çığlıklar atarak saldırganları engellemeye çalıştılar. Büyük abim de aldığı darbelerden sonra ayakta durabilecek durumdaydı ve onunla beraber yerde yatan abimi kenara çektik. Hemen ambulans ve polisi arayarak 20 kişi tarafından silahlı saldırıya uğradığımızı ve abimin ciddi şekilde yaralandığını söyledim. Bu sırada abimin doktor eşi ilk müdahaleyi yaptı.
Olayın daha trajik kısmı bundan sonra başladı. 10 dakikalık yürüme mesafesindeki sirkeci karakolundan en az 25 dakika sonra geldiler. 20 kişi tarafından saldırıya uğradığımızı ihbar etmemize rağmen sadece 2 kişi gelmişlerdi. Hiçbir müdahalede bulunmadan olayla ilgili sorular sordular. Tutanak tuttuklarını ve karakolda ifade verdikten sonra şikayette bulunabileceğimizi belirttiler. Emniyet ekiplerinden yaklaşık 15 dakika sonra ambulans geldi. Ambulans geldiğinde emniyet ekipleri bir anda kayboldular. Hastanede 3ümüz de darp raporu aldıktan sonra karakola ifade vermeye gittik. İşletmenin yetkilileri biz gittiğimizde ordaydı. Polis aracılığıyla özür dileyip uzlaşmak istediklerini söylediler, kabul etmeyip sürece devam etmek istediğimizde tutanağın tutulmadığını öğrendik. Tutanağın tutulmadığını duyan daha rütbeli olduğunu düşündüğümüz polis olay yerine kim gittiyse o uğraşsın diyip kapıyı çarparak odasına girdi. Bizimle hiçbir polis ilgilenmek istemiyordu. İletişimde olduğumuz polis durmadan işletmenin yetkilileriyle görüşüp bize geliyordu. Önce elimize bir kimlik fotoğrafını tutuşturup kişiyi teyit etmemizi istedi. Emin olmadığımızı söyleyince kesin tespit etmemiz için bizi zorladı. Sebep olarak ‘uzlaşma olmazsa arbede çıkabilir.(karakolda(!))’dedi. Bu tehditvari cevaptan sonra fotoğraf üzerinden kişiyi tespit edemeyeceğimizi yineledik. Kamera kayıtlarının bu durumu çözmeye yeteceğini söyleyince emniyet kameralarının bozuk olduğunu söyledi. Belediye kameraları da dahil diğer kayıtları alabiliyosanız alın dediler. Eksik veya hatalı ifade ve tutanakları imzalatmaya çalışmaları da cabasıydı.
Süreç boyunca bizimle ilgilenmeyen, başından savan polis memurlarının aile büyüklerimizin gelip olaya müdahil olmalarıyla tavırları değişti. En baştan ifademizi alıp süreci biraz daha ciddiyetle takip etmeye başladılar.
Fakat hala kesin sonuç alabileceğimize emin değiliz. Birileri sürecin ilerlemesini engelliyor. Kamera kayıtlarına hala ulaşamıyoruz. yengelerimin yaşadığı travma, benim ve büyük abimin vücudundaki morluklar, en önemlisi de küçük abimin kafasındaki 20-25 civarı dikiş yanlarına kar kalmamalı. Şehrin göbeğinde, günde ortalama beş milyon insanın geçtiği bir yerde bu magandaların böyle rahatça eşkıyalık yapmasına göz yummak istemiyoruz.
İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ AÇIKLAMA YAPTI
Olayın ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı;
“Ekip memurları yaralı şahısla mülaki olduklarında şahsın kafasından yaralandığını görmüş ve telsiz marifetiyle yaralı şahıs olduğunu 112 ekiplerinin acele etmesi konusunda uyarılmasını merkeze bildirmiştir. Yaralı şahsa olayı kimlerin yaptığı sorulduğunda yaralı şahıs, şu an yapanları gösteremeyeceğini, önce hastaneye gitmek istediğini belirtmiştir. Şahsın yanındaki aile bireylerine kimlerin yaptığı sorulmuş, onlar da şimdi söyleyemeyeceklerini, şahısların şu an orada olmadığını, daha sonra şikayetçi olacaklarını belirtmişlerdir. 112 ekiplerinin ivedi gelmesi için ekip memuru konu ile alakalı kendi cep telefonu ile 112’yi aramış, akabinde 112 ekipleri gelmiş ve şahsa ilk müdahaleyi yapıp Cerrahpaşa Hastanesi’ne götüreceklerini beyan etmişlerdir. Diğer aile fertleri de kendi araçları ile gideceklerini, hastanedeki işlerinden sonra şikayetçi olacaklarını ifade etmiş, ekip memuru da bu konuda nasıl yol izlemeleri yönünde bilgi verdikten sonra devam eden bir konu olmadığını, şahısların daha sonra şikayetçi olmak istediklerini komuta merkezimize bildirdikten sonra olay yerinden ayrılmıştır.”
Comments
Loading…