in

Zülüflü İsmail Paşa hain mi?

Zülüflü İsmail Paşa hain mi sorusu, tarihi dizilerde bu karakterin yaptıklarını tahlil etmeye çalışan pek çok vatandaşın araştırdığı konu olmaya başladı. Zülüflü İsmail Paşa hain mi sorusuna alacakları cevaba göre dizideki karakterin hal ve hareketlerini yorumlayacak olan seyirciler, buna göre tarihte var olan karakterin gerçek hikayesini araştırıyor. Peki, Zülüflü İsmail Paşa hain mi? İşte, resmi belgelerden bazı detaylar

Zülüflü İsmail Paşa hain mi sorusuna tarihi kaynaklardan cevap almak isteyen vatandaşlar, internet üzerinden araştırmalarını sürdürüyor. Peki, Zülüflü İsmail Paşa hain mi? İşte, tarihi kayıtlardan bazı bilgiler

ZÜLÜFLÜ İSMAİL PAŞA HAİN Mİ?

12 Nisan 1911 tarihli Meclis-i Mebusan kayıtlarında, Zülüflü İsmail Paşa hakkında şu ifadeler yer alıyor;

İSMAİL MAHlR EFENDÎ (Kastamonu) — Efendim,
senelerdenberi memleketi mahvu harap edenler, bu gibi eşhastır. Bunlar da malum olan hafiyelerdir. Şimdi bu hafiyelerin eline milletin mukadderatı verilemez. Bu mülevves
adamlara milletin mukadderatı teslim edilmez. Hafiyelerin
kim olduğu herkesçe malumdur. Zaten meşhur olmayanlara birşey yapmayacaklardır. Zülüflü ismail Paşa gibi birçok maruf adamlar vardır. Bu kanun, zaten geçen sene kabul ettiğimiz bir kanundur. Buna dair hiçbir suiistimal yapıldı mı? Bir de bu millet, katiyyen bir daha hafiyeliğe lanet etmelidir. Hafiye olanlara da lanet etmelidir. Bir daha
bu milletin içerisinden hafiye çıkmamalıdır. Onun için hafiye olanlara haddini bildirmeli.

MİLLİYET GAZETESİNİN İLK YILLARINA AİT ZÜLÜFLÜ İSMAİL PAŞA BÖLÜMÜ

Abdülhamid’in itimad adamı, jurnalcisi idi bu Zülüflü paşa 1899 yılında da aynı görevde bulunuyordu.

Daha Mustafa Kemal, Mercan yokuşunda (Altın Makasla ısmarladığı kurbay yüzbaşı üniformasını alıp, bir defa olsun sırtına geçiremeden zindanın yolunu tutuyordu. Orada birkaç gün ışık bile göremiyordu. Zifiri karanlıktı. Her türlü haşarat arasında. Sorgusunu Yıldız Sarayında yapmışlardı. Sorguya çekenlerin başında Zülüflü İsmail Paşa bulunuyordu. Kurbay okulunun üçüncü sınıf talebelerinin, padişahı katletmeyi hedef tutan bir suikastin içinde olduklarını itiraf etmesi istenmişti. Yoktu böyle bir şey! Sıkıştırmışlar, dövmüşlerdi. İtiraf elde edememişlerdi. Ali Fuad’ı da yakalıyorlar, hapsediyorlardı. Bayramı hapiste geçirmişlerdi. Ali Fuad yirmi gün sonra tahliye ediliyor, bir hafta sonra da Mustafa Kemal’i bırakıyorlardı.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yükleniyor...

0