Cuma namazı, akıllı, ergenlik çağına erişmiş, sağlıklı, hür ve mukim (misafir olmayan) erkeklere farzdır. Kadınlar, hürriyeti kısıtlı olanlar, yolcular ve cemaate gelemeyecek kadar mazereti olanlar cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Ancak kılmaları hâlinde bu namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.
Hz. Peygamber (s.a.s.) , “Cemaatle Cuma namazı kılmak, her Müslüman’a farzdır. Ancak, köle, kadın, çocuk ve hastaya farz değildir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 217; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, II, 550; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 246) buyurmuştur.
Asr-ı saadetten günümüze kadar bütün âlimler, cuma namazının kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir (İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 59; Nevevî, el-Mecmû’, IV, 483-484; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 216).
Cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil, muafiyettir. Diledikleri takdirde, camiye gidip cemaatle cuma namazı kılmalarında dinen bir engel yoktur. Hatta hutbe ve vaazlardan istifade etmeleri için cuma namazlarına devam etmeleri tavsiye edilebilir.
İLAHİYATÇILAR NELER DİYOR?
Cuma namazının kadınlara farz olup olmadığı ilahiyatçılar tarafından şu şekilde yorumlanmıştır;
“Bilindiği gibi cuma namazı, camiden başka yerde kılınması mümkün olmayan, belli sayıda cemaatin bir araya gelmesiyle ancak eda edilebilen, öğüt ve tavsiyeleri ihtiva eden “hutbe”nin de yer aldığı, Müslümanların haftalık toplu ibadetidir. Aynı ismi taşıyan sûrenin son bölümünde Allah c.c. ezan okunduğunda alışverişin bırakılarak cuma namazına koşulmasını emretmiştir. Beş vakit namaz gibi cuma namazı da farzdır. Terk edilmesi doğru görülmemiş, hadislerde bununla ilgili tehdit ifadeleri yer almıştır.
Kadınlara Cuma Namazının Farz Olmadığını Bildiren Haberler:
Cuma suresindeki ayette hitap, “Ey İman edenler..” şeklinde umumîdir.
Ancak Peygamber a.s., “Cuma namazı, her Müslüman üzerine cemaatle ifa edilmesi gereken bir vecibedir. Ancak dört istisnası vardır: Köle, kadın, çocuk ve hasta.” buyurmuştur.
Ümmü Atıyye’nin (70/689 c.) anlattığına göre Allah’ın Rasûlü s.a., Medine’ye geldiğinde, Ensâr kadınlarını bir evde topladı ve onlara Ömer ibn elHattâb’ı gönderdi. Hz. Ömer, kapıda durdu, onlara selâm verdi. Onlar selâmını
aldılar. Sonra Hz. Ömer: “Ben Allah Rasûlü’nün size gönderdiği elçisiyim.” dedi ve
bize bayram namazlarına gitmemizi emretti, cuma namazına gitmemizin gerekmediğini hatırlattı ve cenaze merasimlerine iştirak etmemizi yasakladı.
Sahâbenin büyüklerinden Abdullah ibn Mes’ûd (32/652)’un cuma günü kadınları mescitten çıkardığı ve haydi evlerinize gidin, bu daha hayırlı olur, dediği rivayet edilmektedir. Tâbiûn neslinden Şa’bî (103/721), Hasan Basrî (110/728)
ve Atâ (114/732), kadınlar üzerine cuma namazı görevi olmadığını ifade etmişlerdir. Alkame (62/681) ve Esved ibn Yezîd (75/694), eşlerini bayram namazlarına göndermişler, fakat cumaya gitmelerine izin vermemişlerdir.51
Bu bölümde zikrettiğimiz hadisler, kadınlara cuma namazı kılmanın farz bir görev olmadığını ifade etmektedir. Yoksa, bu deliller, kadınların cuma namazı kılmalarına yasak getirmemektedir. Nitekim, Hz. Peygamber gününden itibaren, bazı hanımlar cumaya iştirak etmişlerdir.
Kadınların Cuma Namazını Kıldıklarını İfade Eden Haberler ve Uygulama Örnekleri:
İbn Huzeyme (311/923), Ebû Avâne (316/928), ve İbn Hıbbân ( 354/965)’ın naklettiği bir hadiste Peygamberimiz a.s. şöyle buyurmaktadır: “Erkeklerden ve kadınlardan cuma namazına gidenler gusül abdesti alsın. Gitmeyenler için cuma günü böyle bir zorunluluk yoktur.” Bu haber, kadınların cuma namazına gitmelerine açıkça izin vermektedir. Aşağıdaki olaylar da sahâbî hanımların cuma kıldıklarını ortaya koymaktadır.
Hasan Basrî’nin anlattığına göre, Muhacir hanımları cuma namazını Rasûlüllah s.a. ile birlikte kılıyorlar ve bu, öğle namazı yerine sayılıyordu. Abdullah ibn Mes’ûd, bu konuda kendisine sorulan bir soruya cevap olarak şu açıklamayı yapmıştır: “Eğer cuma günü cemaatle namaz kılarsanız iki rekât, evlerinizde kılarsanız dört rekât kılarsınız.” İbrâhim en-Nehaî (96/714), cumaya gelen kadın hakkında, “İki rekât kılması kafidir. Aslında onun cumaya gelmesi gerekmez.” diyerek kanaatini ortaya koymuştur. Ayrıca, cuma için mescide gelen hanımlara
da parfüm kullanmamaları uyarısı yapılmıştır.
Bu durum karşısında hanımların nasıl davranması uygun olur? Yukarıda da temas ettiğimiz gibi, cami içi eğitiminin toplum üzerindeki tesiri inkâr edilemez. Kadınlarımızın bundan mahrum kalması doğru değildir. Eğer şartlar müsait olursa, uyarıları da dikkate alarak cumaya iştirak etmeleri uygun olacaktır. Şartların müsait olmasından kasıt, camilerimizin cuma namazı için yeterli olmasıdır. Çünkü, günümüzde camilerimizin bir çoğu, erkeklerin namaz kılmalarına ancak yetmektedir.”